18 Ocak 2015 Pazar

SEN PİYANO SESİNE AŞIK KADIN



  Camları aç biraz hava alsın bu ev, üzgün . Aç camları ,kapat kendini sokağa  ev biraz sensiz kalsın.
Sessiz kalsın biraz , özlesin kokunu, özlesin boya kokan ellerini. Kurusun biraz duvarlar ,defterlerin üzeri kurusun ,üşüsün biraz yastığın .
Aç camları biraz hava alsın , uçuşan tozlar  bırak özgür kalsın , gözüne kaçmasın .Terlesin fırçan ,avuç içlerin soğusun ,tablolar biraz dertleşsin yalnız bırak bu evi. Yalnız brak şu sağ köşedeki şovaleyi ,dokunma ,özlesin tiner kokulu renkleri .
  Dans eden parmak uçlarını özlesin yerler. Şu boş tuvalde duran kurumuş karanfilin kokusunu son kez çek içine , bir kaç damla bırak tuzlu gözyaşlarından hatıra , bırak yalnız kalsın .En sevdiğin yazarın kelimelerinden öp . Tenini bırak aynalara ,güzelliğini ılık bir duşta bırak ,
saçlarını sevdiğin adamın ellerine ,dudaklarını o adamın boynunda bırak. Kitaplarını birbirini en çok seven o mükemmel aşkın sonuna ...Aç şu camları  hava alsın bu ev ,çok üzgün .
  Yanaklarını ellerinin arasına al, onun elleri san . Hayallerini o mükemmel şarkının sözlerine sakla , ne kimse bilsin onun bir şarkı olduğunu , ne kimse bilsin hayallerin senin olduğunu. Aç şu camları hava alsın bu ev çok ağladı , bırak derin bir nefes alsın .
  Sen küçücük kalbine dünyaları sığdıran , sen duyguları incelmiş ,sen sevdiği adamın kalp atışlarını kendine ninni yapan , sen piyano sesine aşık kadın , sen kimseyi yanına yakıştırmayan , sen sevgisine kimseyi layık bulmayan uzak şehirli kadın . Sen kalbi kırılınca dünyası başına yıkılan son günmüş gibi o gün bugünmüş gibi ömrünün tek gününü ona verecek kadar aşık kelebek . Aç şu camları nefessiz kaldı bu ev , aç şu camları duaların ulaşsın artık gökyüzüne. Al şimdi ellerine tükenmiş sadık kalemi , yönet kalbinden uçan notaları. Anahtarın en solüne bir kilit vur .

    Şu yerdeki üzgün , karanlık ama rengarenk kadın tablosu... Ona bak son kez ,dokun gözyaşına serçe parmağınla ona da bırak bir tutam kendinden. Al şimdi  ellerine  ucu kırmızı en incesinden telleri sızlayan yağlı boya fırçanı , ,dokundur o gizemli kadının yüzüne renkli bir tebessüm . Kırık kalbinin parçalarını dağıtanlara emanet et mesela .Yitirmeden anlamayanlara bir not bırak çıplaklığına hayran aynaya
'' yaşayamamaktan korkuyorum , ölmekten değil '' . Bırak düşünsünler , anlayamayışlarını izle iki kirpik arasından . Aç o kırmızı kutunun kapağını nefes alsın anıların . Bırak yesinler birbirlerini o sayfalardaki adamlar , sana sahip olamayışlarına kavga etsinler.   Annenden aldığın o narin sesini üşümüş bir yedi yaşa emanet et .Sen şarkılar değil , artık şarkılar seni söylüyor.
  Savunmasızca çık sokağa , gecenin en zifiri anı sana yol gösterecek güven bana ,işte diyecek gün şu tarafta  yürüyerek gitme istersen uzak biraz . Kandırmışlar seni diyecek sigaranın dumanını alaycı bir şekilde suratına üflerken . Kimse bilmesin , bozulmasın bu büyü , sen üzülme , üzülürsen giderim diye tehdit et belindeki o eli. Bırakmaz belki o zaman diye düşün kıt kanaat aklınla .Beraber dinlediğiniz şarkılardan selam söyle ona. Al en sevdiğin şairin yaşamaya dair en güzel cümlelerini çık bu evden ve zamanı geri al . Mutlu uyu , mutlu uyan...

15 Ocak 2015 Perşembe

UYUYORUM SESSİZ OL !

 



Gereğinden fazla gerçek ve oldukça hayal ürünü.Bir tutam müzik eşliğinde bir kaç fırça telinin eseri desem yalan olmaz sanırım .Bir resmi anlamak bu olsa gerek . iki renk seçtim ,iki karakter yarattım ,biraz su koydum fincana ,biraz da kahve ...
 VE gözlerimi kapattım...

      Hayatta bazı rastlantılar bir kez olur . Bir adamı kaybetmekten korkmazsın , hissettiklerin sahip olduğu kişiyi kaybetmekten korkar ,yani sorun sende değil bende . O nefes verirken havaya karışıp boşa gitmesin diye aynı senkronizasyonu yakalayıp sen o nefesi çekersin..Adına aşk dediğiniz o şey, böyle bişey işte, ama siz aşk kelimesini öyle bir tükettiniz ki gerçekten aşık insanlar artık birbirine bakıp seni seviyorum demeyi saçma buluyor . Bizim sizin sözcüklerinize ihtiyacımız yok bizim sizin onayınıza ,bizi yakıştırışınıza ihtiyacımız yok.sokaklarda el ele tutuşup bakın biz mutluyuz pozları veren fotoğraflara ihtiyacımız yok . Ne başladığını bileceksiniz ne devamını hiç bir zaman. Sevgili fotoğraf karelerindeki sahte gülüş anlarınızı gerçekten istemiyorum. Bizim hikayemizi bilseniz belki sizin hayatınızda da bir şeyler değişir ama layık değilsiniz ki bizi ,o mükemmelliğimizi görmeyi. Üzerimize cümle kuramıyorsunuz geceleri ,sevgilinizin gözlerine bakmak yerine bizim dedikodumuzu  yapamıyorsunuz işiniz gücünüz yokmuş gibi..  Ne bilim işte anlıyosun zaten ... Sözcüklerin yakışmadığı adam... Her sabah kalktığımda hala orada mısın diye kalbimi yokluyorum oradasın orda öyle bir cumhuriyet kurmuşsun ki tek başına hakimisin tüm vucudumun ... Kalbim ne ki ellerime dokunurken bile ne güzel konusuyorsun benimle her şeyi anlıyosun....mutsuzken kaçarım insanlardan bi tek senden kaçamıyorum mutsuzken bile belki ben en çekilmez halimdeyken bile gel diyosun ya benim yanımda yaşa ...bilmediğin anımın kaldımı ...biz birbirimizden gözyaşlarımızı bile saklayamadım birbirimizin yüzüne bakmadan tenine dokunup  Evet biz tüketmiyoruz ... Biz yaşıyoruz ...nefes almaktan ötesiyiz...her gün bir şeyler katıyoruz birbirimize ... Sömürmüyoruz duygularımızı ... Kullanmıyoruz biz birbirimizi .... En büyük ihtiyacımız sarılmak ... Sıcaklığımızı hissetmek ... Uyandığında o güzel gözlerinle bana baktığını görmek... Nerdesin napıyorsun umrumda olmuyor iyi olduğunu bilme mutluluğu diye bişey varmış....ve iyiysen ben de iyim... Çünkü ben seni yaşıyorum sen oldum hissediyorum ... Sen belli etme istediğin kadar sakla ben anlarım seni ben hissederim... Böyle bir şey de varmış..belki tam vaktinde belki erken belki geç bunu sevgili zaman bilir  ona sormak lazım ....


Çiçek gibi bir ay olsun diye

Yağmur yağıyor diye açtım camları,  Soğuk diye çıktım dışarı Bir bardak çay, yanında bir tutam çiçek , çayıma da bir dilim limo...