13 Eylül 2013 Cuma

Ben bu oyunu fazla ciddiye almışım







İçimden geçenlere inandım bu güne kadar ''hissetmek '' diye soyut bir duyunun somut bir varlığı tanımladığını sandım ... sizin burnun dikine giden insan diye tabir ettiğiniz kişi aslında hissettiklerinin peşinden gidiyor olabilir ya da fazla hayalperesttir bazen bu dünyaya ait olmadığını düşünüyor olabilir  yıldızların dilekleri bir yerlere ilettiğini düşünüyordur ve öyle içten istiyordur o küçükken en az bir gece bulutların üstünde rüya görmüştür ... en sevdiği mevsim ya ilkbahardır ya da sonbahardır ne yaz ne de kış ... ve o kim ne der kim ne düşünür demeden yaşamıştır ...hayatının her anını yazmak zorunda hissine kapıldığı gün belki de birini kaybetmiştir ...bunu kimse bilemez hiç kimse ... her insanın kendine sakladığı günler vardır kimsenin bilemeyeceği bunlar mutlu anlar olmaz genelde..insanlar mutluluğu yaşamayı sever anlatmayı sever ama kırılma noktalarını kimse ne anlatmayı ne de dinlemeyi sever ... insanlara zayıf noktalarınızı anlatmayın yoksa bunu kullanırlar ...  bu bir kuraldı benim hayatımda aylar öncesine kadar ağlamak acizlik değildir ta ki birinin yanında uyurken sessiz ağlayana kadar ...tek kelime konuşasın kalmaz sonrasında en güzeli susmak anlatmak için dinleyecek biri gerekir genelde yargılayacak değil sorgulayacak değil ... zaman yanımızdan geçerken öyle umarsızca ...bizden bir alıp gittiğini görüp hiç bir şey yapamayız bazen ...zaman geri dönüp arkasına bakmaz ve sana da öğretmeye çalıştığı şey aslında budur ...
  ''hayatta hep mutlu olacak sebepler bul ''
  ''zayıf noktalarını asla insanlara gösterme çünkü bir gün gelir bunu kullanırlar'
  ve tabi ki ''gecenin en zifiri olduğu an güne en yakın olanıdır '' bunlar hayatınızın dönüm noktası olabilir öyle bir an yaşıyorsanız ...
  her şey bu kadar düzgünken nasıl bu kadar karmaşık olabilir diye düşünür insan ... kalbimin sesini dinledim hiç düşünmeden...o yüzden hiç şüphe etmedim çünkü o yalan söylemez ...böyle dedim hep haklı çıkacağımı bilerek hareket ettim ...ve yaşadığım hiç bir şeyden pişman olmayacağıma dair kendime söz vereli yıllar oldu ...her şey bir deneyimdi bana göre ..
   ve her şey bir oyundu ... ama ben bu oyunu fazla ciddiye almışım ...aldığım nefesin farkına varamadığım gün anladım ...huzurla uyumak ve huzurlu uyanmak günün geri kalanı beni hiç ilgilendirmezmiş gibi ...neden bu kadar büyüttüm ki sanki ...
  bir şarkı var bana artık hiç bir şey hissettirmeyen ...en sevdiğim her şeyden uzaklaşıyorum bazen ... uzak bir yere daha yakınım  şimdi... 



  

Çiçek gibi bir ay olsun diye

Yağmur yağıyor diye açtım camları,  Soğuk diye çıktım dışarı Bir bardak çay, yanında bir tutam çiçek , çayıma da bir dilim limo...